Diş ve Doku Desteklerine İletilen Streslerin Şiddetini Etkileyen Faktörler
Rezidüel Kretin Uzunluğu
Dişsiz boşluğun uzunluğu arttıkça, protez kaidesinin uzunluğu ve dolayısıyla destek dişlere iletilen kuvvet miktarı artacaktır. Özellikle serbest sonlu vakalarda fulkrum, terminal destek
dişteki okluzal tırnak üzerinde veya okluzal tırnağa yakın bir bölgede yer alacağından, kaldıraç kolu ve dolayısıyla protez kaidesinin uzunluğu, destek dişe iletilen kuvvetin miktarını
belirler.
Rezidüel Kret Alanı
Protezin kapladığı alan arttıkça, yük dağılımı artacak ve bu da birim alana düşen kuvvet miktarında azalmayla sonuçlanacaktır. Protez kaidesi mümkün olduğunca fazla miktarda rezidüel
kret alanını kaplamalı ve sınırlayan dokuların fizyolojik tolerans limitlerine uygun olacak şekilde genişletilmelidir.
Ölçü Tekniği
Rezidüel kretin anatomik ve fonksiyonel olmak üzere iki formda olduğu düşünülür. Anatomik form, okluzal yük altında bulunmadığı andaki kret yüzey şeklidir. Ölçü kaşığının tüm
yüzeyinde rölyef hazırlanarak akıcı kıvamdaki bir ölçü malzemesi ile elde edilen bir ölçüde, kretlerin istirahat pozisyonundaki şekli kaydedilir. Kretlerin basınç altında şekillendirilmesiyle
ise fonksiyonel form elde edilir. Aslında burada yapılması gereken, çiğneme yükünü kuvveti taşıyabilen alanlara yönlendirirken, kuvveti taşıyamayan alanlardan uzaklaştırmaktır.
Dolayısıyla kısmi dişsiz bir arkta fonksiyonel ölçü alırken basıncın, destek dişler ve aşırı rezorbe kretler üzerindeki reziliensi fazla olan bölgeler dışında kalan doku yüzeyleri ve özellikle
de primer destek alanlarına (Şekil 1-24 ve Şekil 1-25) yönlendirilmesi gerekir.
Kretlerin anatomik şekillerini kaydeden bir ölçü ile yapılan protezde çiğneme yükü kretler boyunca eşit şekilde dağıtılmadığından, direkt olarak destek dişler ve kaidenin arka bölgesinin
altında yer alan alveol kemiğine iletilir ve bu bölgelerde travmatik kuvvet oluşturur. Fonksiyonel ölçü sayesinde, primer destek alanı olan bölgeler fonksiyonel olarak kaydedilirken, stresin
taşınmasının istenmediği bölgeler anatomik formda elde edilmiş olur. Dolayısıyla, fonksiyonel ölçünün amacı hareketli protez kaidesi için maksimum destek oluşturup, destek dişlerde kaldıraç etkisi oluşturacak olan kaide hareketininin azaltılması ve okluzal yükün doğal ve suni dişler arasında dağıtılması amacıyla okluzal temasın korunmasıdır.
Kret Desteğinin Kalitesi
Rezidüel kretlerin formu bölümlü protezin fonksiyonu ile oluşan kuvvetlerin dağıtılmasında önemli rol oynar. Geniş ve iyi şekillenmiş kretler ince, küçük ve bıçak sırtı şeklindeki
kretlere göre daha fazla miktarda stres absorbe eder. Paralel kenarlı, geniş, iyi şekillenmiş kretler protezin lateral kuvvetlere karşı stabilizasyonuna yardımcı olarak, destek dişlere iletilen
stresleri azaltırlar.
Kretler üzerindeki mukoperiostun tipi destek dişlere iletilen streslerin miktarını etkiler. Yaklaşık 1 mm kalınlığındaki sağlıklı mukoperiost ince ve atrofik yapıdaki mukozaya göre daha büyük oranlarda fonksiyonel yükü taşıyabilir. Yumuşak, ince ve hareketli dokular protezin aşırı miktarda hareketine neden olarak destek dişlere gereksiz stres iletirler.
Direkt Tutucu (kroşe) Özellikleri
Kroşenin uyumu: Destek diş üzerine yerleştiğinde tamamiyle pasif olacak şekilde planlanan bir kroşe destek dişte daha az stres oluşturacaktır.
Protezin ağıza yerleştirilmesi veya yerinden çıkarılması esnasında, tutucu kroşe kolu destek dişin kontur yüksekliğine temas etmeden önce, resiprokal kol destek dişe temas etmelidir; bu sayede tutucu kroşe ucunun dişin andırkatına (tutucu bölge=undercut, andırkat) yerleşmesi esnasında destek dişe uyguladığı stres azaltılmış olur.
Kroşenin esnekliği: Kroşenin esnekliği arttıkça destek dişe ilettiği stres miktarı azalmaktadır; ancak esnek kroşe kolları protezin lateral stabilizasyonuna daha az katkıda bulunur. Bu
nedenle de kroşenin esnekliği arttıkça, rezidüel kretlere iletilen vertikal ve horizontal stres miktarı artar. Tedavi planı oluşturulurken, kretlerin mi yoksa destek dişlerin mi daha fazla
korunmaya ihtiyacı olduğuna karar verilmelidir. Diş desteğinin periodontal durumu iyi olduğunda, strese dayanıklılığı artacağından, bükme kroşelere göre daha rijit olan ama çevresel
kroşelerden daha esnek olan bar veya dişeti kroşeleri kullanılabilir. Bunlar hem destek dişlere, hem de dişsiz kretlere daha az zararlı kuvvet iletirler. Destek dişin periodontal durumu
iyi olmadığında, retantif kolu bükme olan bir çevresel kroşe kullanılabilir; ancak bükme kroşe destek dişte çok az stres oluştururken, dişsiz krete daha fazla oranda kuvvet iletir.
Kroşe kolunun uzunluğu: Kroşenin uzunluğu arttıkça, esnekliği de artar. Uzunluk iki kat arttığında, esneklik beş kat artmaktadır. Kroşe kolunun uzunluğu düz yerine kurvatürlü şekil
kazandırarak arttırılabilir; dolayısıyla destek dişler üzerinde daha az yük oluşur (Şekil 1-29).
Kroşe materyali: Cr-Co alaşımından yapılan kroşeler, materyalin sertliğinin fazla oluşu nedeniyle, destek dişte Au alaşımına göre daha fazla yük oluşturur (Kroşe uzunluğu, çapı vs
gibi faktörler aynı kalmak şartıyla). Cr-Co kroşelerin esnekliğini arttırmak için kroşe çapı Au alaşımı veya bükme kroşeye göre daha dar yapılır (Şekil 1-30).
Destek Diş Yüzeyi
Kron restorasyonları kroşe kolunun hareketine mineye oranla daha fazla direnç oluşturur. Bu nedenle de kronla restore edilen destek dişte, restorasyonu olmayan bir destek dişe göre
daha fazla stres oluşur.
Okluzal Uyum
Antagonist dişler arasında düzensiz okluzal temaslar mevcut olduğunda, horizontal streslerle destek dişler ve rezidüel kretlerde yıkıcı kuvvetler oluşur. Karşıt okluzyonun tipi, okluzyon
tarafından oluşturulan stresin miktarının belirlenmesinde etkili olabilir.
Okluzal yükün uygulandığı protez kaidesi alanı destek dişler ve kretlere iletilecek olan
stres miktarını etkiler. Okluzal yük protez kaidesinin destek dişe yakın olan bölgesine uygulandığında, protez kaidesinin daha az miktarda hareketine neden olacak ve destek dişlere
daha az stres iletilecektir.
Okluzal yükün, antero-posterior ve bukko-lingual olarak protez kaidesini taşıyan alanın merkezine uygulanması gerekir. Genellikle, ikinci premolar ve birinci molar dişler
çiğneme yükü tarafından en çok etkilenen bölgelerdir. Protezde kullanılacak suni dişlerin konumu belirlenirken, çiğneme kuvvetinin büyük bir kısmının bu bölgelere uygulanacağı
düşünülmelidir.