Kroşelerin Fonksiyonları

KROŞELERİN FONKSİYONLARI
Hangi tip olursa olsun, başarılı olabilmeleri için tüm kroşelerin bazı gereksinimleri karşı­lamaları gerekir:

  • Tutuculuk,
  • Stabilizasyon,
  • Destek,
  • Çevreleme,
  • Resiprokasyon,
  • Pasiflik.

Tutuculuk

Tutuculuk, kroşenin okluzal yönde des­tek dişten ayrılmasına direnç göstermesini sağlayan özelliktir. Yer değiştirme kuvvetle­ri konuşma, kas hareketi, çiğneme, yapışkan gıdalar veya yerçekimi ile aktive olabilir. Kro­şe kolu, diş yüzeyindeki kontur yüksekliğinin servikaline yerleşmesi ve kullanılan alaşımın kroşe kolunun bu bölgeden ayrılması için ge­reken distorsiyona direnç göstermesi ile tu­tuculuk kazanır. Bu nedenle esneklik miktarı, dişin andırkatı üzerinde kuvvet uygulandığı andaki distorsiyon kapasitesidir. Tutuculukta daha az etkili olan bir diğer faktör sürtün­medir. Sürtünme direncinin derecesi, diş ile kroşe arasındaki arayüzeyin tipine bağlıdır. Diğer faktörler ise kuşatılan diş yüzeyinin miktarı, diş kroşe temasının hassasiyeti, ala­şımın tipi (alaşımın döküm formu, bükme tel formuna göre daha fazla tutucudur) ve tutucu ucun andırkat bölgesine yaklaşım yönüdür.
Kroşe tarafından oluşturulan tutuculuğun derecesini belirleyen en önemli etken kroşe kolunun esnekliği ile birlikte tutucu kroşe ucunun yerleştiği horizontal andırkat mikta­rıdır. Kroşe kolunun sahip olduğu esneklik derecesi aşağıdaki faktörlere bağlıdır:

  • Kroşe kolunun uzunluğu: Uzunluk art­tıkça, esneklik miktarı artar (Şekil 3-3).
Şekil 3-3. Kroşe kolunun uzunluğu arttıkça, esnekliği de artar. Bir kroşe kolu diş yüzeyini düz bir doğru şek­linde kaplamamalı, mümkün olduğu kadar kıvrılmalıdır. Kroşenin uç kısmı okluzale doğru yönlendirilir.
Şekil 3-3. Kroşe kolunun uzunluğu arttıkça, esnekliği de artar. Bir kroşe kolu diş yüzeyini düz bir doğru şek­linde kaplamamalı, mümkün olduğu kadar kıvrılmalıdır. Kroşenin uç kısmı okluzale doğru yönlendirilir.

Bar kroşe kolu, çevresel kroşe kollarından daha esnektir (Şekil 3-4).

Şekil 3-4. Bar kroşe kolları, çevresel kroşelere göre daha esnektir. Aynı kesite sahip kroşelerde, en soldaki en rijit kroşeyi göstermekte; kroşe kolunun uzunluğu arttıkça, esnekliği artmaktadır.
Şekil 3-4. Bar kroşe kolları, çevresel kroşelere göre daha esnektir. Aynı kesite sahip kroşelerde, en soldaki en rijit kroşeyi göstermekte; kroşe kolunun uzunluğu arttıkça, esnekliği artmaktadır.

Kroşe kolunun çapı: Çap azaldıkça, es­neklik miktarı artar (Şekil 3-5).

Şekil 3-5. Kroşenin esnekliği çapı ile ters orantılıdır. Küçük çapa sahip kroşe (a), büyük çaplı olandan (b) daha esnektir.

Kroşe kolunun kesit formu: Yuvarlak kesitli kroşe kolu, yarım yuvarlak kesite göre daha fazla esnekliğe sahiptir (Şekil 3-6).

Şekil 3-6. Yuvarlak kesitli kroşe (a), tam yuvarlak kesitli kroşeye göre (b) daha esnektir.
Şekil 3-6. Yuvarlak kesitli kroşe (a), tam yuvarlak kesitli kroşeye göre (b) daha esnektir.

Kroşe kolunun uca doğru incelmesi: Kroşe kolunun uygun şekilde inceltilmesi, esnekliğini dört katına kadar arttırabilir. Tu­tucu uç, bu özelliği sayesinde ince ve oldukça fazla esnekliğe sahip bir yapı kazanır. Tutucu kol, gövdesindeki başlangıcından ucuna ka­dar düzgün bir şekilde incelir. Çevresel kroşe için, kroşe kolunun çapı uç kısmında başlangıcının yarısı kadar olmalıdır. Bar kroşenin yakla­şan kolu da aynı şekilde inceltilmelidir (Şekil 3-7).

Şekil 3-7. Kroşenin tutucu kolu, uç kısmına doğru ilerledik­çe düzgün bir şekilde incelmelidir. Kroşe ucunun kalınlığı, başlangıç noktasındaki boyutunun yarısı kadardır.
Şekil 3-7. Kroşenin tutucu kolu, uç kısmına doğru ilerledik­çe düzgün bir şekilde incelmelidir. Kroşe ucunun kalınlığı, başlangıç noktasındaki boyutunun yarısı kadardır.
  • Alaşımın cinsi: Döküm Cr-Co alaşımı aynı çaptaki altın alaşımına göre daha yüksek elastik modulusa sahiptir ve altın kadar esneklik göstermez.
  • Alaşımın tipi: Bükme tel bir alaşım aynı çaptaki döküm alaşımına göre daha fazla esnek­liğe sahiptir.

Stabilizasyon

Stabilizasyon, protezin horizontal düzlemde yer değiştirmesine kroşenin katılımına gös­terilen dirençtir. Tutucu uç dışındaki tüm kroşe bileşenleri bu özelliğe değişik derecelerde katkıda bulunur. Çevresel kroşe, bar veya kombine kroşeye göre daha iyi stabilizasyon özelliği sergiler; çünkü çevresel kroşe iki rijit kroşe omuzuna sahiptir ve diğer kroşelerin tutucu ele­manları daha fazla esneklik gösterir.

Destek

Destek, kroşenin gingival yönde yer değiştirmesine gösterdiği dirençtir. Okluzal (lingual veya insizal) tırnak kroşenin destek görevini yerine getiren en önemli elemanıdır. Ancak kro­şenin gövde ve omuzu da, destek dişin kontur yüksekliğinin üzerinde yer aldıklarından, des­teklik özelliğine bir miktar katkıda bulunurlar.

Çevreleme

Proteze kuvvet uygulandığında kroşe kollarının destek dişten uzaklaşmasını önlemek için, kroşe destek dişin kronunu en az 180° kuşatmalıdır (Şekil 3-8).

Şekil 3-8. Kroşenin, destek dişi 180°’den fazla sarması gerekir. Bu çevreleme özelliği bar kroşede (a) kesintiye uğrarken, çevresel kroşede (b) devamlıdır. Kroşe ile dişin teması kesintiye uğrasa bile, okluzal tırnak, tutucu uç ve resiprokal bileşen ile üç nokta teması elde edilmelidir.

Resiprokasyon

Resiprokasyon, “bir apareyin bir bölümü tarafından oluşturulan etkinin, diğer bölümü ile karşılanması” anlamına gelir. Bu tanım bölümlü protez kroşelerine uygulandığında, resiprokasyon “tutucu kroşe kolunun destek diş üzerindeki etkisinin, diğer taraftaki tutucu olmayan kroşe kolu ile dengelenmesi” anlamına gelir.
Kroşenin resiprokal kolunun esas fonksi­yonu, protezin takılıp çıkarılması esnasında tutucu kolun andırkat alanından uzaklaşması ile oluşacak horizontal kuvvetleri dengele­mek olduğundan, bu kroşe kolunun destek diş üzerindeki konumu (horizontal veya vertikal) ve şekli büyük önem taşır.

Horizontal resiprokasyon

Horizontal resiprokal kol yaklaşımı en çok kullanılan ancak en az etkili plandır. Stabilizasyon kolunun görevini yapabilmesi için, tutucu kolun temas ettiği yüzeyin karşıt ta­rafında, giriş yoluna paralel olarak diş yüzeyi ile devamlı temasta olması gerekir. Genelde stabilizasyon kolu, kontur yüksekliği sevi­yesinde veya biraz üzerinde olacak şekilde, kurvatürlü bir lingual yüzey üzerine yerleş­tirilir (Video 3-9).

Video 3-9. Kroşenin horizontal resiprokasyon kolunun tutucu kol ile olan ilişkisi.
a) Tutucu kroşe kolu kontur yüksekliği üzerinden geçmeden önce, resiprokal kol dişle temas etmediğinde, kuvvetler dengelenemez.
b) Resiprokal kol, dişi karşıt yüzeyden sararak, tutucu kol tarafından oluşturulan kuvveti dengelemeye çalışır.

 

Bu kol, kroşenin tüm bileşenleri yerine oturtulana kadar diş yüzeyiyle temas etme­yeceğinden, resiprokasyon sağlanamaz. Et­kili olması istendiğinde, resiprokal elemanla­rın fonksiyon yapacağı karşıt diş yüzeylerinin giriş yoluna paralel olması ve resiprokal ile tutucu kroşe kollarının protezin takılıp çıka­rılması esnasında kendi diş yüzeyleriyle aynı anda temas etmesi gerekir (Videol 3-10).

Video 3-10. Arkın her iki tarafındaki dişlerin lingual yüzeylerinde giriş yoluna paralel şekilde oluşturulan yüzeyler. Kroşenin tutucu kolları (a’) bukkal yüzeyler ile ilk temasını yaparken, horizontal resiprokasyon kolları (b’) da paralelleştirilmiş lingual yüzeyler üzerinde ilk temaslarını oluştururlar. Tutucu kollar (a’)’den (a)’ya hareket ederken, resiprokasyon kolları lingual yüzeyler ile olan temaslarını korurlar ve böylece tutucu kroşe kolu kontur yüksekliğinde esnerken, dişe uygulanan kuvvetlere daha dengeli bir şekilde karşı koyulur.

Destek diş yüzeyine yerleştirilen, paralel olmayan ve tutucu kroşe kolu ile koordine bir şekilde hareket etmeyen resiprokal kolun et­kisi sınırlıdır.

Vertikal resiprokasyon

Vertikal resiprokal bileşenin görevi, prote­zin takılıp çıkarılması sırasında tutucu kroşe kolunun destek dişin kontur yüksekliği üze­rinde esnemesi ile oluşan kuvvetlere direnç göstermektir. Vertikal resiprokal bileşen, gi­riş yoluna paralel olacak şekilde planlanan rijit bir minör bağlayıcıdır (Şekil 3-11).

Şekil 3-11. Vertikal resiprokasyon kolu, kontur yüksekliği ile minimum derecede yüzey teması sergiler. Tutucu ve resiprokal kollar, kendilerine ait diş yüzeyleriyle aynı anda temas ederler.

Alışılmış horizontal stabilizasyon kolu ile vertikal kol yaklaşımı arasındaki en önemli fark, horizontal stabilizasyon kolu ile temas eden diş yüzeylerinin giriş yoluna paralel olması gereğidir. Bunun aksine, vertikal resiprokal kol yaklaşımında, protezin takılıp çıkarılması sırasında stabilizasyon kolu ile diş yüzeyleri arasında teması kaybetmemek için, diş yüzeylerinin paralel hazırlanması gerekmez. Vertikal stabilizasyon kolu, prote­zin takılıp çıkarılması esnasında destek dişin lingual kontur yüksekliğinin küçük bir meziodistal parçası ile teması koruyacak şekilde planlanır.

Pasiflik

Kroşe, destek diş üzerine yerleştirildiğinde pasif olmalıdır. Yani kroşe, protezin fonksiyon esnasındaki hareketi veya ağızdan çıkarılması ile aktive olana kadar, destek dişe herhangi bir basınç uygulamamalıdır. Fonksiyon esnasında, protez kaidesinin yumuşak dokuların yer değiştirme özelliği nedeniyle küçük miktarlardaki kaçınılmaz hareketi, pasiflik özelliğinin öne­mini ortaya koyar. Bu şekilde planlanan kroşe sayesinde, kaidenin destek dişe zararlı miktar­da stres uygulamadan, hafif derecede hareket etmesi mümkün olur (Şekil 3-12).

Şekil 3-12. Protez istirahat konumundayken, kroşe bileşenleri destek diş üzerinde pasif kalmalıdır.
(A) Kontur yüksekliği, (B) Stabilizasyon kolu, (C) Servikal eğim açısı, (D) Tutucu kroşe kolu, (E) Giriş yolu.

Lisans

Hareketli Bölümlü Protezlerlerde Planlama © 2024Telif sahibi Prof. Dr. Funda Akaltan. Tüm hakları saklıdır.

Bu Kitabı Paylaş