Major Bağlayıcılar

Çenelerin anatomik yapılarındaki farklılıklar nedeniyle, alt ve üst çenede kullanılan ana bağlayıcıların yapısı ve çeşitleri birbirinden farklıdır.
Üst Çene Ana Bağlayıcıları
Üst çene ana bağlayıcısının dokuya oturacak iç yüzeyinde, periferal duvar boyunca, stop çizgisi oluşturulur. Ana bağlayıcının dokuya gömülmesini önleyen bu oluşum ana bağlayıcıyla doku arasında iyi bir adaptasyon sağlayarak, altına gıda kaçışını önler. Stop çizgisi, hareketli bölümlü protezin yapılacağı ana model üzerinde 0.5 – 1.0 mm derinlik ve genişlikte oluk ha­zırlanarak yapılır ve dişlerin gingival kenarından 6 mm uzakta sonlanmalıdır. Stop çizgisinin derinliği, ana bağlayıcının altında kalan dokunun reziliensine göre belirlenir. Bu derinlik sert palatal mukozanın lateral eğimleri boyunca daha derin, median palatal suturanın geçtiği horizontal bölgede ise daha sığ hazırlanır.

Üst çene ana bağlayıcıları:

  • Palatal bant,
  • Çift damak barı,
  • U-plak,
  • Tam palatal plak.

Palatal Bant

Eksik dişlerin yerine bağlı olmasına rağ­men, sıklıkla ön kenarı ruga seviyesinde, arka kenarı ise sert damağın geçiş bölge­sinde olmak üzere, serbest dişeti kenarla­rını örtmeyen ve eşit kalınlıkta olan bir bant özelliğindedir. Damak ön bölgesi açıkta bıra­kıldığından, fonasyona engel olmaz ve hasta için en rahat ana bağlayıcıdır. Dişsiz kretlerin daha kısa olduğu vakalarda daha dar, uzun olduğu vakalarda daha geniş yapılabilir; an­cak en az 8 mm genişliğe sahip olmalıdır. Deformasyona direncini arttırmak amacıyla, yüzeyi dar, kalınlığı fazla veya yüzeyi geniş, kalınlığı ince yapmak gerekir. Sert damakla geniş bir temas sahası oluşturduğunda, iyi bir palatal destek sağlayabilir. Sıklıkla kullanılan bir üst çene ana bağlayıcısıdır.

Endikasyon:

  1. Diş destekli dişsiz boşlukların diş arkının her iki tarafında simetrik olarak bulunduğu Cl III modifikasyonları (Şekil 5-1),
    Şekil 5-1. Palatal bant şeklindeki ana bağlayıcı, modifikasyonlu Cl III gibi diş destekli vakalarda daha dar olabilir.
    Şekil 5-1. Palatal bant şeklindeki ana bağlayıcı, modifikasyonlu Cl III gibi diş destekli vakalarda daha dar olabilir.
  2. Damak ön bölgesinin açık bırakılmasını gerektiren bazı Cl I ve II Mod. 1 (Şekil 5-2),
    Şekil 5-2. Cl I Mod 1(a) ve Cl II Mod 1 (b) vakalarında olduğu gibi, sert damak desteğinin arttırılması istendiğinde, palatal bant daha geniş hazırlanabilir.
    Şekil 5-2. Cl I Mod 1
    (a) ve Cl II Mod 1
    (b) vakalarında olduğu gibi, sert damak desteğinin arttırılması istendiğinde, palatal bant daha geniş hazırlanabilir.
  3. Karşıt ark kavramı gereğince, desteğin dişli ark kısmından sağlanması amacıyla Cl II ve Cl III vakaları (Şekil 5-3 ).
Şekil 5-3. Cl III vakalarında, karşıt arktan destek almak amacıyla palatal bant kullanılabilir; ancak genişliği 8 mm’den az olmamalıdır.
Şekil 5-3. Cl III vakalarında, karşıt arktan destek almak amacıyla palatal bant kullanılabilir; ancak genişliği 8 mm’den az olmamalıdır.

Kontrendikasyon:

  1. Torus palatinus varlığı,
  2. Sert damağın anatomik formunun çok sert ve düz olması,
  3. Dişsiz sahaların dağılımının uygun olmaması.

Çift Damak Barı

Anterior ve posterior bölgede yer alan iki damak barı şeklindedir. Ruganın girinti ve çıkın­tılarına göre geniş ve düz olarak şekillendirilen anterior bar dili rahatsız edip fonasyona engel olmaz. Posterior bar ise anterior bara göre daha kalın ve dar olacak şekilde dişsiz boşluğun durumuna göre yerleştirilir. Palatal banta göre, deformasyona direnci daha iyidir; ancak doku desteği açısından daha etkisizdir. Barlar dışında kalan kısımların açık oluşu hasta için rahatlık temin eder.
Endikasyon:

  1. Ön ve arka bölgedeki destek dişler arasındaki mesafenin fazla olduğu modifikasyonlu Cl II (Şekil 5-4) ve Cl III vakaları (Şekil 5-5),
    Şekil 5-4. Ön bölgedeki barı geniş ve düz, arka bölgedeki barı ise dar ve ince olarak hazırlanan çift damak barı modifikasyonlu Cl II vakalarında kullanılabilir.
    Şekil 5-4. Ön bölgedeki barı geniş ve düz, arka bölgedeki barı ise dar ve ince olarak hazırlanan çift damak barı modifikasyonlu Cl II vakalarında kullanılabilir.
    Şekil 5-5. Çift damak barı, uzun dişsiz kretlere sahip modifikasyonlu Cl III vakalarında da kullanılabilir.
    Şekil 5-5. Çift damak barı, uzun dişsiz kretlere sahip modifikasyonlu Cl III vakalarında da kullanılabilir.
  2. Torus palatinus varlığı,
  3. Ön bölgedeki diş eksikliğini desteklemek üzere Cl IV vakalarında, palatal bant anterior bölgeye uzatılır (Şekil 5-6);
    Şekil 5-6. Cl IV vakalarında, çift damak barının ön kısmı, ön bölgedeki dişsiz krete kadar uzatılır. Major bağlayıcının lateral bölümleri, dişlerin gingival marjinlerinden en az 6 mm uzakta konumlanmalıdır.
    Şekil 5-6. Cl IV vakalarında, çift damak barının ön kısmı, ön bölgedeki dişsiz krete kadar uzatılır. Major bağlayıcının lateral bölümleri, dişlerin gingival marjinlerinden en az 6 mm uzakta konumlanmalıdır.
  4. Tam palatal plağı tolere edemeyen hastalar.

U-Plak

Damak ön bölgesini örterek yan arka bölgelere uzanan, at nalı şeklinde bir ana bağlayıcı tipidir (Şekil 5-7).

Şekil 5-7. U plak, damak ön bölgesini örten ve yan arka bölgelere uzanan bir ana bağlayıcı tipidir.
Şekil 5-7. U plak, damak ön bölgesini örten ve yan arka bölgelere uzanan bir ana bağlayıcı tipidir.

Hastaya rahatsızlık vermemesi için en az 0.5 mm kalınlığında olmalıdır. Fonasyon güçlü­ğünü azaltmak için damak ön yüzündeki anatomik rölyefleri ağız boşluğuna bakan yüzeyde aynen yansıtır. Mümkün olduğunca gingival marjinler açıkta bırakılır.

Endikasyon:

  1. Ön grup dişlerin restorasyonunu gerektiren modifikasyonlu Cl I vakaları,
  2. Ön ve arka grup dişlerin restorasyonunu gerektiren vakalar,
  3. Torus palatinus’un varlığı,
  4. Periodontal desteği zayıf olan ön grup dişlerin stabilizasyonu gerektiğinde,
  5. Yumuşak damak refleksi fazla olan hastalarda ve/veya hastanın damak arka bölgesinde doku örtümünü tolere edemeyeceği durumlar.

Kontrendikasyon:
Serbest sonlu vakalarda, at nalı şeklindeki bu ana bağlayıcının orta hat bölgesinin dar ol­ması, rijiditesini azaltıp, yeterli kuvvet dağılımı sağlayamayacağından, anterior dişlere kadar uzanmadan şekillendirilmesi önerilmez (Şekil 5-8).

Şekil 5-8. U plağın orta hat bölgesindeki rijiditesinin azalması kuvvet dağılımı sağlayamadığından, serbest sonlu vakalarda anterior dişlere kadar uzanmadan kullanımı önerilmez.
Şekil 5-8. U plağın orta hat bölgesindeki rijiditesinin azalması kuvvet dağılımı sağlayamadığından, serbest sonlu vakalarda anterior dişlere kadar uzanmadan kullanımı önerilmez.

Tam Palatal Plak

Sert damağı mümkün olduğu kadar geniş şekilde kaplayan ve maksimum mukoza deste­ği sağlayan bir ana bağlayıcıdır. Böylece fonksiyonel yük geniş sahaya dağılıp, birim yüzeye düşen yük miktarı azalır ve fizyolojik avantaj sağlar. Kaidenin fonksiyonel kuvvetler altındaki hareketi, artan adezyon kuvveti nedeniyle azalır.

Sert damağın doğal anatomik yapısını plağın ağız boşluğuna bakan yüzeyine ay­nen yansıtmak amacıyla ince olması gerekir; 0.35 mm kalınlık yeterlidir. Gingival marjinler mümkün olduğunca açıkta bırakılır.
Protez kenarları arka bölgede tam protez kaide hudutları gibi şekillendirilir. Arka hudut metalle tamamlanabildiği gibi (Şekil 5-9) akrilikten de yapılabilir (Şekil 5-10).

Şekil 5-9. Arka hududu yumuşak ve sert damağın birleşim bölgesinde yer alan tam palatal plağın ön bölgesi, singulum tırnakları ile desteklenmiştir.
Şekil 5-9. Arka hududu yumuşak ve sert damağın birleşim bölgesinde yer alan tam palatal plağın ön bölgesi, singulum tırnakları ile desteklenmiştir.

 

Şekil 5-10. Arka hududu akrilikten tamamlanan tam palatal plaklar. a) ve c) Metal alt yapının akrilik ile birleştiği bölgede akriliğin tutuculuğu için halkalar oluşturulur. b) ve d) Metal ile akriliğin birleşim bölgeleri düzgün bir geçiş sağlar.
a b
c d

 

Adezyon ve atmosferik tutuculuk sağla­mada, akrilik hudut metale göre üstünlük sağlar. Bu durumda akriliğin retansiyonuna elverişli ağ yapısı sağlanmalıdır.

Endikasyon:

  1. Doğal dişlerin periodontal desteklerinin bü­yük bir kısmını kaybettiği durumlar,
  2. Rezidüel kretlerde ciddi rezorpsiyonların oluştuğu vakalar,
  3. Sert damağın anatomik formunun düzleş­miş olduğu vakalar,
  4. Damak yarığı olan hastaların hareketli bö­lümlü protezle tedavisinde.

Kontrendikasyon:

Diğer ana bağlayıcılara göre daha fazla olan doku örtümünü tolere edemeyen hastalarda kullanılmaz.

Alt Çene Ana Bağlayıcıları

Alt çene ana bağlayıcıları da ağız tabanındaki gingival ve hareketli dokularla uyum içinde olmalıdır.

  • Alt çene ana bağlayıcıları:
  • Lingual bar,
  • Çift lingual bar,
  • Lingual plak,
  • Sublingual bar,
  • Labial bar.

Lingual Bar

Kesiti yarım armut şeklinde olan ve kalın kısmını alt kenarın oluşturduğu bir bar şeklindedir (Şekil 5-11).

Şekil 5-11. Lingual barın kesiti, kalın kısmını alt kenarın oluşturduğu yarım armut şeklindedir.
Şekil 5-11. Lingual barın kesiti, kalın kısmını alt kenarın oluşturduğu yarım armut şeklindedir.

Yeterli rijiditeye sahip olabilmesi için en az 4 mm kalınlık ve genişlikte olmalıdır. Barın üst kenarı alt ön dişlerin gingival marjinlerinden 2-3 mm uzakta seyreder. Alt kenarı ise lingual sulkusun 1 mm üstünde konumlanmalı ve ağız tabanındaki dokuların fonksiyonel hareketleri­ne engel olmamalıdır (Şekil 5-12).

Şekil 5-12. Lingual barın üst kenarı alt ön dişlerin gingival marjinlerinden 2-3 mm uzakta seyreder. Alt kenarı ise lingual sulkusun 1 mm üstünde konumlanır.
Şekil 5-12. Lingual barın üst kenarı alt ön dişlerin gingival marjinlerinden 2-3 mm uzakta seyreder. Alt kenarı ise lingual sulkusun 1 mm üstünde konumlanır.

Dolayısıyla dişeti seviyesi ile ağız mukozası arasında 6-8 mm’lik mesafe gereklidir. Lingual bar alt çenenin lingual yüzeyini yakından takip eder; ancak mukozayla arasında rölyef yapılır. Gerekli rölyef miktarı, lingual bölgedeki yumuşak dokuyla alt ön dişler arasındaki andırkatın eğimine göre belirlenir. Serbest sonlu hareketli bölümlü protezlerde kaidenin rotasyonu mu­kozada travmaya neden olacağından, dişli sonlanan vakalara göre daha fazla rölyef gerektirir.

Alt çene ana bağlayıcılarının en basiti ve en kullanışlısıdır; diğer alt çene ana bağlayıcıla­rına temel oluşturur. Gingival marjinleri açıkta bırakıp, hiçbir diş ve yumuşak dokuya teması olmadığından, gıda birikimi ve dental plaktan kaynaklanan çürük ve dişeti enflamasyonu gibi rahatsızlıkları azaltır.

Endikasyon:

Özellikleri nedeniyle alt çenede hemen her vakada endikasyonu vardır.

Kontrendikasyon:

  1. Lingual sulkus ve gingival marjin arasında 6 mm’den az mesafe olan vakalar,
  2. Yüksek lingual frenuluma sahip vakalar,
  3. Lingual dokuların aşırı eğimli olduğu vakalar (Şekil 5-13),
    Şekil 5-13. Geniş doku andırkatı, lingual bar ile mukoza arasında geniş bir boşluğa (A) neden olarak, dili rahatsız eder.
    Şekil 5-13. Geniş doku andırkatı, lingual bar ile mukoza arasında geniş bir boşluğa (A) neden olarak, dili rahatsız eder.
  4. Ön dişlerin stabilizasyonu ve indirekt tutuculuk için ana bağlayıcıya ihtiyaç duyulan vakalar,
  5. Anterior dişlerin restorasyonunu gerektiren vakalar.

Çift Lingual Bar

Lingual bar ile birlikte, alt ön dişlerin lingual yüzeylerinde seyreden Kennedy barı (sonsuz kroşe) çift lingual barı oluşturur (Şekil 5-14).

Şekil 5-14. Çift lingual barda, lingual bar ile birlikte, alt ön dişlerin lingual yüzeylerinde seyreden ve premolarların mezialindeki yardımcı okluzal tırnakla desteklenen bir Kennedy barı bulunur.
Şekil 5-14. Çift lingual barda, lingual bar ile birlikte, alt ön dişlerin lingual yüzeylerinde seyreden ve premolarların mezialindeki yardımcı okluzal tırnakla desteklenen bir Kennedy barı bulunur.

Kennedy barı, alt ön dişlerin lingual yüzeylerinde uç uca eklenmiş stabilize edici kroşe kolları özelliğinde olup, her iki uçta yardımcı okluzal tırnaklarla desteklenir. Böylece iyi bir indirekt tutucu olmaları yanında, proteze horizontal stabilite ve destek verirler. İki barın bağlantısı her iki uçta yer alan iki minör bağlayıcıyla sağlanır. Alt barın yapısı lingual barda olduğu gibidir.
Çift lingual bar gıdaların ve tükürüğün interproksimal aralıklardan serbestçe akışına ve dilin serbest dişeti üzerindeki fizyolojik stimülasyonuna izin verir.
Singulum bölgesinde özel dik açılı tırnak yuvalarının hazırlanması halinde, kuvvet iletimi dişlerin uzun eksenleri doğrultusunda olacağından daha iyi sonuç verir.

Endikasyon:

  1. İndirekt tutuculuğun sadece ana bağlayıcıyla sağlanabileceği serbest sonlu protezlerde,
  2. Alt keserler arasındaki meziodistal temas uygun olduğunda,
  3. Lingual dokuların aşırı eğimli olmadığı vakalarda kullanılabilir.

Kontrendikasyon:

  1. Ön grup dişler arasında çeşitli nedenlerle oluşmuş diastema varlığı (bu vakalarda Kennedy barı aproksimal aralıkların alt hududundan geçirilerek gözükmemesi sağlanır ve “kesintili çift lingual bar” oluşturulur.
  2. Ön grup dişlerin klinik kron boylarının kısa oluşu,
  3. Yüksek seviyede lingual frenulum varlığı.

Lingual Plak

Alt ön grup dişlerin lingual yüzey konturlarına ve interproksimal embrazürlere uyum sağlayan bir plak şeklindedir. Lingual plak, interproksimal alanları kaplayan ve dişle­rin mezio-distal temas noktalarının üstüne uzanan çıkıntılar dışında, dişlerin orta üçlü­lerinden daha yukarıda yerleştirilmemelidir (Şekil 5-15).

Şekil 5-15. Lingual plak, alt ön dişlerin lingual yüzeylerinin 1/3 orta kısımlarına kadar uzanır.
Şekil 5-15. Lingual plak, alt ön dişlerin lingual yüzeylerinin 1/3 orta kısımlarına kadar uzanır.

Plağın üst sınırı ön dişlerin lingual yüzeylerinin 1/3 orta kısımlarında olmalıdır. Bu bölgedeki dişlerin anatomik yapıları ile uyum içinde olan üst bölgesinin kalınlığı 0.3 mm, alt bölgesinin kalınlığı ise 0.7 mm olacak şekilde yarım armut biçiminde hazırlanır (Şekil 5-16).

Şekil 5-16. Lingual plağın üst ve alt kenarlarının kalınlıkları birbirlerin­den farklıdır.
Şekil 5-16. Lingual plağın üst ve alt kenarlarının kalınlıkları birbirlerinden farklıdır.

Plak arka gruba uzandığı taktirde, gıda birikimine engel olmak amacıyla arka grup dişlerin kontur yüksekliğinin üstünde sonlanmalıdır. Plağın alt sınırı lingual sulkusta veya andırkat mevcut olduğunda, lingual dokuların konturu hizasında bitirilir.

Lingual bölgedeki gingival dokuların plakla kapatılıp baskı altında kalması, kan dolaşımını, dilin fizyolojik stimülasyonunu ve tükürük akımını engellediği için dişeti sağlığını bozabileceği öne sürülür; bu nedenle fizyolojik açıdan tartışmalı olan bir ana bağlayıcıdır. Ağız hijyeni iyi olmayan hastalarda protezlerin sürekli ağızda kalmasına bağlı olarak, dişlerin lingual yüzeylerinde aşınma söz konusu olabilir.

Endikasyon:

  1. Ön dişlerin restorasyonunu gerektiren vakalar,
  2. İndirekt tutuculuğa ihtiyaç duyulan vakalar,
  3. Lingual torusun cerrahi yolla giderilmesinin mümkün olmadığı vakalar,
  4. Aşırı derecede yüksek lingual frenulum varlığı,
  5. Aşırı miktarda diş taşı birikimi olan hastalar (fizyolojik stimülasyona engel olduğundan bu konu tartışmalıdır),
  6. Stabilizasyon özelliği nedeniyle, periodontal desteği zayıf olan ön dişleri splintlemek amacıyla,
  7. Prognozu belli olmayan ve yakın gelecekte kaybedilmesi düşünülen ön dişlerin varlığı (proteze diş ilavesi yapılabilmesi açısından lingual plak kullanılabilir).

Kontrendikasyon:

Geniş interproksimal aralıklara sahip alt ön grup dişlerin varlığında lingual plağın kul­lanımı estetik sakınca yaratır. Bu durumda lingual plak diastema bölgelerinde dişlerin kolelerine doğru girintili bir seyir gösterecek şekilde hazırlanır ve “kesintili lingual plak” adını alır (Şekil 5-17).

Şekil 5-17. Alt ön dişlerde diastema mevcut olduğunda, metalin labial yüzden görünmemesi için kesintili lingual plak kullanılabilir.
Şekil 5-17. Alt ön dişlerde diastema mevcut olduğunda, metalin labial yüzden görünmemesi için kesintili lingual plak kullanılabilir.

Ön dişlerin labial yüzeyinden bakıldığın­da ana bağlayıcı metalinin görünmemesi için yapılan özel bir tasarımdır. Her bir dişin lingual yüzeyinde yer alan plak uzantılarının genişlikleri, destek aldıkları dişlerin meziodistal çaplarından daha dar olmalıdır. Plağın yeterli rijiditeye sahip olabilmesi için alt sı­nırdaki kalınlığı arttırılabilir.

Sublingual Bar

Sublingual bar lingual sulkusta seyreder. Daha aşağıda konumlanması dışında, yapısal olarak lingual bara benzer (Şekil 5-18).

Şekil 5-18. Yuvarlak şekilli lingual sulkus üzerine yerleştirilen sublingual bar.
Şekil 5-18. Yuvarlak şekilli lingual sulkus üzerine yerleştirilen sublingual bar.

Dili ve özellikle de lingual frenulumu ra­hatsız etme olasılığı nedeniyle kullanımı pek tercih edilmez; ancak yuvarlak şekilli lingual sulkusa sahip hastalarda tolere edilebilir.

Labial Bar

Alt ön grup dişlerin labial mukozası üze­rinde yer alır veya bazı vakalarda arka grup dişlerin bukkaline kadar uzanır (Şekil 5-19).

Şekil 5-19. Alt ön grup dişlerin labial mukozası üzerinde yer alan labial bar, arka grup dişlerin bukkaline kadar uzanabilir
Şekil 5-19. Alt ön grup dişlerin labial mukozası üzerinde yer alan labial bar, arka grup dişlerin bukkaline kadar uzanabilir

Lingual bar gibi kesiti yarım armut şeklin­dedir. Aynı derecede rijidite elde edebilmek için labial barın yükseklik ve kalınlığı lingual bara göre daha fazla olmalıdır. Alveol konturunun dışında yer aldığından, dudak ve labial mukoza arasındaki metal kalınlığı hastayı rahat­sız eder.

Labial bar kullanılarak başarılı bir tedavi gerçekleştirme şansı çok sınırlıdır. Bu nedenle giriş yolu problemine neden olan etkenlerin spesifik yaklaşımlarla giderilerek, olabildiğince labial bar kullanımından kaçınılması tavsiye edilir.

Linguale doğru aşırı derecede eğimli olan ön dişler ve premolarların varlığında tek se­çenektir (Şekil 5-20).

Şekil 5-20. Linguale eğimli alt ön dişlerin varlığında;a) Lingual barın mukoza ile mesafesinin arttırılması gerekir.  b) Labial barın kullanımı daha doğru olur.
Şekil 5-20. Linguale eğimli alt ön dişlerin varlığında;
a) Lingual barın mukoza ile mesafesinin arttırılması gerekir.
b) Labial barın kullanımı daha doğru olur.

 

Lisans

Hareketli Bölümlü Protezlerlerde Planlama © 2024Telif sahibi Prof. Dr. Funda Akaltan. Tüm hakları saklıdır.

Bu Kitabı Paylaş