Minör Bağlayıcılar
Minör bağlayıcılar kroşeler, indirekt tutucular ve protez kaidesini major bağlayıcıyla birleştirir. Aynı zamanda, kuvvetlerin protez elemanları arasında dağıtılmasını sağlayarak, stresin tek bir noktada oluşmasını önlerler.
Uygulanacağı yere göre dört tip minör bağlayıcı mevcuttur:
- Kroşeleri major bağlayıcıyla birleştirenler,
- İndirekt tutucular veya yardımcı tırnakları major bağlayıcıyla birleştirenler,
- Protez kaidesini major bağlayıcıyla birleştirenler,
- Bar ve dişeti kroşelerinin yaklaşan kolu şeklinde görev yapanlar.
Kroşeleri major bağlayıcıyla birleştirenler:
Bunlar protezin aktif parçaları olan kroşeleri ve dokuya doğru gömülmeyi engelleyen tırnakları desteklerler. Rijit olabilmeleri için yeterli kütleye sahip olmaları gerekir; ancak bu yapıları nedeniyle dili rahatsız etmemelidirler. Bu minör bağlayıcılar dişsiz kretlere komşu destek dişlerin proksimal yüzeylerinde lokalize olurlar. Bu konumdaki minör bağlayıcının bukkolingual yönde geniş, ancak meziodistal yönde dar olması gerekir. Bukkolingual yöndeki en kalın bölüm proksimal yüzün lingualinde yer alır ve bukkale doğru gittikçe incelir. Minör bağlayıcının bu şekli suni dişin doğal pozisyonunda dizimini kolaylaştırır (Şekil 5-21).
Kroşe dişsiz krete komşu olan destek diş üzerinde kullanılmadığında, minör bağlayıcı iki diş arasındaki embrazürde konumlanır. Metal için bu üçgen boşluğun kullanımı, dili rahatsız etmeden minör bağlayıcı için yeterli kalınlık oluşturulmasını sağlar. Minör bağlayıcı kesinlikle dişlerin dış bükey olan lingual yüzeylerinde konumlanmamalıdır (Şekil 5-22).
İndirekt tutucular veya yardımcı tırnakları major bağlayıcıyla birleştirenler:
Yardımcı okluzal tırnaklardan major bağlayıcıya uzanan bu minör bağlayıcılar major bağlayıcı ile dik açı yaparak birleşmelidir; ancak birleşim yerlerinin iç açıları yuvarlaktır ve keskin köşeler oluşturmayacak şekilde hazırlanır (Şekil 5-23).
Kütlesini gizlemek amacıyla minör bağlayıcı dişler arasındaki embrazürlerde konumlanmalıdır. Dilin takılmasını önleyecek şekilde, en kalın bölgesi lingual yüzeyde olmalı ve kontakt alanlarına doğru gittikçe incelmelidir. İki vertikal minör bağlayıcı arasındaki mesafe en az 5 mm olmalıdır.
Protez kaidesini major bağlayıcıyla birleştirenler:
Protez kaidesini major bağlayıcıyla birleştiren minör bağlayıcılar;
- Kafes şeklinde,
- Ağ şeklinde,
- Boncuk, pin veya iğnebaşı şeklinde tutucuları olan metal kaidelerdir.
Bu tip minör bağlayıcılar rijit yapıları ile protez kaidesini desteklemeli ve suni dişlerin doğal pozisyonda dizimine izin vermelidir.
Protez kaidesi serbest sonlu olduğunda, bu tip minör bağlayıcılar üst çenede tüberi kaplayacak şekilde rezidüel kret üzerinde uzanmalı; alt çenede ise dişsiz kretin üçte ikisini kaplamalıdır.
Akrilik rezin protez kaidesini destekleyen minör bağlayıcı, major bağlayıcıyla birleştiği bölgede yeterli kalınlığa sahip olarak kırılmaya direnç göstermeli; akrilik rezin protez kaidesi ise major bağlayıcıyla düzgün bir yüzey şeklinde birleşerek, dil veya kret dokusunu rahatsız etmemelidir.
Akrilik rezinin major bağlayıcı ile birleşim bölgesinde aşırı ince olmasını önlemek için, birleşim açısının protezin doku yüzeyinde 90° olması önerilir (Şekil 5-24a).
Protezin cilalı yüzeyinde ise mekanik tutuculuk elde etmek üzere bağlantı bölgesi 90°’den az olur (Şekil 5-24b).
Kafes şeklinde olanlar; dişsiz krete paralel uzanan kafes iki metal bantla sınırlanmıştır. Alt çenede metal bantlardan biri kretin bukkalinde, diğeri ise lingualinde yer alır. Üst çenede ise kretin bukkalinde bir metal bant bulunurken, major bağlayıcının krete bakan sınırı diğer metal bantın yerini alır (Şekil 5-25).
Krete paralel uzanan bantlar daha kalındır; bu bantları enine birleştiren daha ince metal bantlar kafes yapıyı oluşturur. Kreti enine kesen bantların sayısı önemli değildir; ancak sayıları arttıkça protez kaidesinin şekillendirilmesi ve suni diş dizimi zorlaşır. Genellikle sayısı, her suni diş arasına bir adet denk gelecek şekilde belirlenir.
Kafes şeklinde minör bağlayıcı çok sayıda diş eksikliğinde kullanılır. Protez kaidesi akriliği ile iskelet alt yapı arasında kuvvetli bir bağlantı sağlar. Kret rezorpsiyonu nedeniyle kaide yenilenmesi gerektiğinde, en kolay tutuculuk kafes yapı ile oluşturulur.
Ağ şeklinde olanlar; kret üzerindeki bukkal, lingual ve posterior hududları açısından, kafes tipin metal bantlarına benzer. Rezidüel kret üzerinde uzanan ve birçok küçük deliği olan bir metal plaka gibidir; çok sayıda diş eksikliğinde kullanılır. Ancak akril tepim işlemi esnasında, akrilik hamurunun küçük delikleri doldurması için daha fazla basınç uygulanması gerekir ve iskelet alt yapı ile akrilik rezin arasında kafes kadar güçlü tutuculuk oluşturmaz. Çünkü minör bağlayıcı yapısındaki açıklıklar (delikler) küçüldükçe tutuculuk azalır (Şekil 5-26).
Kafes veya ağ şeklindeki minör bağlayıcıya sahip serbest sonlu hareketli bölümlü protezlerde, akrilik rezinin şekillendirilmesi esnasında iskelet alt yapıyı stabilize etmek için doku yüzeyi üzerinde, minör bağlayıcıların posterior ucunun kretin ortasına denk gelen bölümünde doku durdurucusu görevi yapan 2 mm2’lik pozitif çıkıntılar mevcuttur (Şekil 5-27).
Minör bağlayıcının terminal ucu bu çıkıntılar ile desteklenmediğinde, kuvvetler iskelet alt yapıda yer veya şekil değişikliğine neden olabilir. Minör bağlayıcı bu bölgede pozitif çıkıntı şeklinde krete temas ederek, akril tepimi esnasında iskelet alt yapının kret üzerinde gömülmesini önler.
Boncuk, tel veya iğnebaşı şeklinde olanlar; dişsiz kret üzerinde mukoza ile direkt temasta olan metal protez kaidenin üst yüzeyinde hazırlanır ve kaide altında rölyef yapılmaz. Metal kaide üzerindeki akrilik protez kaidesinin tutuculuğu bu çıkıntılar ile sağlanır (Şekil 5-28).
Bu şekilde hazırlanan protez kaidesi, akrilik rezine göre daha iyi doku cevabı oluşturan metalin kullanımı nedeniyle daha hijyeniktir. Ancak bunun yanısıra bazı dezavantajları da mevcuttur. Metal kaideyi uyumlamak zordur. Kret rezorpsiyonu söz konusu olduğunda kaide yenileme işlemi yapılamaz ve akrilik rezinle olan tutuculuğu diğer minör bağlayıcı tiplerine göre zayıftır. Ancak alt ve üst çene arkları arasındaki mesafe sınırlı olduğunda ve akrilik rezinin okluzyon kuvvetlerine tek başına direnç oluşturamayacağı vakalarda, diş destekli ve doku değişimi ihtimali az olan kretlerde klinik olarak başarılı fonksiyon görür.
Bar ve dişeti kroşelerinin yaklaşan kolları:
Rijit olması gerekmeyen tek minör bağlayıcıdır. Bar kroşenin tutucu ucunu major bağlayıcıya gingival marjinden dikey yönde yaklaşarak birleştirirler. Başlangıcından sonuna kadar, gittikçe daralan bir yapı sergilerler. Dişeti kroşesini major bağlayıcı ile birleştirenler ise yatay yönde uzanır (Şekil 5-29 a-b).
Bar kroşenin yaklaşan koluna göre daha kısadır; esnek olabilmesi için daha ince şekillendirilmesi ve kaide plağının dışında bırakılması gerekir.