Protez Dişleri
Dişler estetik ve fonksiyon açısından hareketli bölümlü protezin önemli bileşenleridir. Posterior dişler çiğneme, arklar arası ilişkinin korunması ve kaybedilmiş yüz konturunun restorasyonunu sağlarlar. Anterior dişler ise çiğneme fonksiyonuna yardım eder, estetiğin düzeltilmesinde önemli rol oynar ve fonasyonun temininde aracılık yaparlar.
Kaybedilmiş dişler ve dişsiz boşlukların mevcut kombinasyonları hareketli bölümlü protezin farklı planlamalarıyla birleşince, protez dişlerinin çok farklı özelliklere sahip olmaları gerekir.
Hareketli bölümlü protezlerde, porselen veya akrilik rezinden üretilen protez dişleri kullanılabildiği gibi, suni dişler iskelet alt yapının bir parçası olarak metalden de dökülebilirler.
Akrilik Rezin ve Porselen Dişlerin Özellikleri
Direnç: Kretler arası mesafe sınırlı olduğunda veya komşu dişin kroşesine uyumlandırmak amacıyla aşırı miktarda aşındırma gerektiğinde, akrilik rezin dişler çok ince kaldıklarında bile direnç bakımından zayıflamadıklarından porselene göre daha avantajlıdırlar. Çünkü porselen ince bölgelerde daha zayıftır ve porselen dişlerin tutucuları küçültüldüğünde, protez kaidesi içindeki mekanik bağlantıları zayıflar.
Sızıntı: Sızıntı, sıvıların diş ve protez kaidesi arasındaki boşluğa doğru ilerlemesidir. Diş materyali ile protez kaide materyalinin kimyasal olarak bağlanması sızıntıyı önler. Tekniği dikkatle uygulanmadığı taktirde, porselen dişlerin bağlantı bölgelerinde sızıntı ortaya çıkabilir.
Akrilik rezin polimerize olurken, sertleşme siklusunda belli bir dereceye ulaştıktan sonra metilmetakrilat genleşir. Siklus içindeki başka bir dönemde ise büzülür. Bu boyutsal değişikliğin etkisi ile protez kaidesinin akrilik rezini ve porselen diş arasında kimyasal bağlantı olmadığı için ince çatlaklar oluşur. Bu çatlak bölgesi gıdalar ve sıvıların etkisiyle renklenerek estetiğin bozulması ile sonuçlanır.
Lekelenme direnci: Çok sık yaşanan bir problem olmasa da, akrilik dişler bazı şartlarda lekeyi absorbe ederler. Porselenin ise lekelenmeye direnci mükemmeldir ve önemli bir avantaj olarak değerlendirilmelidir.
Aşınma direnci: Bölümlü protezlerdeki suni dişlerin aşınması okluzal temas ilişkileri boyunca devam eder. Akrilik rezin dişlerin aşınması anterior dişlerin lingual ve labial, posterior dişlerin ise okluzal yüzeylerinde oluşur. Böylece vertikal boyut kaybı oluştuğu gibi, aynı sebeple anterior dişlerin estetik kalitesi de bozulur. Rezin dişlerin aşınmaya karşı dirençlerinin zayıf oluşu, antagonist olarak metal kron veya doğal diş kullanıldığında avantaj haline gelir; çünkü akrilik rezin materyali aşınmayı üstlenerek metal kron veya minenin aşınmasını azaltır.
Porselenin aşınmaya direnci ise mükemmeldir. Bunun anlamı anterior porselen dişlerin senelerce estetik özelliklerini koruyacakları ve posterior dişlerin okluzal yüzeylerinin aşınmalarına bağlı olarak, vertikal boyutun kaybolmayacağıdır. Ancak porselen dişler hem mine hem de metal alaşımlarının aşınmalarına neden olurlar.
Akrilik rezin dişlerin aşınmalarını azaltmak için bir arkta akrilik, diğerinde ise porselen diş kullanılabilir. Maksiller porselen dişlerin akrilik mandibular dişlerle okluzyona getirilmesi durumunda, akriliğin aşınmasının önemli derecede azaldığı ileri sürülmektedir. Buradaki fiziksel prensip, benzer materyallerin sürtünme katsayılarının benzer olmayan materyallere göre daha fazla oluşudur. Ancak bunu yerine getirebilmesi için porselenin glaze’li olması şarttır. Aşındırılmış porselen yüzeyleri daha fazla aşındırıcı etkiye sahip olduğundan, aşındırma işleminin porselenden çok akrilik dişlerde yapılması ve polisajın ihmal edilmemesi gerekir.
Travma: Porselen dişlerin sertliklerine bağlı olarak rezidüel kretlerde daha fazla travma yarattıklarına inanılır. Diğer bir düşünce ise porselenin çiğneme etkinliğinin daha fazla olması nedeniyle, rezidüel kretlerde daha az travma oluşturduğudur. Dişler gün içinde gıdalar olmadan da karşılıklı temas halinde olduklarından, porselenin daha fazla travmatik olduğu düşüncesi daha baskındır.