Eğitim sektöründe bazı çevrelerde ÖYS’lerin öldüğü söylenmektedir fakat bu bir açıdan bakıldığında abartılı bir söylemdir. Brandon Hall (2001) yaptığı araştırmada katılımcıların %92 sinin buna katılmadığını belirtmektedir. Bazı sektör analistleri de aynı şeyi söyleyerek (Bates, 2012) daha çok yapıya ihtiyaç duyulduğunu, çevrim içi çalışmak için özel bir mekana, araçlar için tek bir yere ve verilerin izlenmesinin gerekliliğine vurgu yapmaktadırlar. Daha önce de belirtildiği gibi Bersin (2014), ÖYS pazarının 2.5 milyar doların üzerinde olduğunu ve 2014 yılında %21’in üzerinde büyüme gösterdiğini belirtmiştir.
Ancak ÖYS’lerin güncel işlevsel yetenekleri ile ilgili bir hoşnutsuzluk ölçütü olarak Brown vd. (2015) yüksek öğretimde “kurumların %15’inin önümüzdeki üç yıl içinde ÖYSlerini değiştirmeyi planladığını ve bu da kurumsal sınıf uygulamalar için tipik olandan çok daha yüksek olduğunu” (s.2) belirtmektedir. Brandon Hall mesleki eğitim/gelişim dünyasında “% 85’i ÖYS kullanan organizasyonların %38’inin var olan teknolojilerini güncellemek veya değiştirmek istediklerini” belirtmiştir. Aynı makalede Brandon Hall, bunun organizasyonların öğrenmeyi daha öğrenen merkezli, dakik ve performans odaklı olmaya doğru dönüştürmeleri üzerinde durmaktadır. ÖYSlerin bu değişime ne kadar iyi uyum sağlayabilecekleri ve tabii öğrenme işlevlerinin merkezi depoları olarak yaşamlarını sürdürebilirlikleri şu an için çok net değildir. Her durumda, ÖYS’ler en azından son kullanıcılar açısından değer oluşturma niteliğinden uzaklaşmaktadır.
Bu fikri en açık biçimde destekleyen şey, içeriğin herkese açık kaynaklar üzerinden öğrenen tarafından seçildiği, İnternete bağlı olmadan öğrenme deneyimlerinin izletilebildiği (xAPI gibi), eş ağlar arasında içeriğin üretilip paylaşılabildiği gayri resmi öğrenme eğilimlerindeki artıştır.
Örgün öğrenme deneyimlerindeki otoriter içeriğin bağlantılı bir biçimde kullanılması fikri hala düşünülmeye devam ederken, öğrenme ile ilişkili tüm işlevlere ve içeriğe tek bir elden erişim için tek parça kaynaklı bir sisteme (ÖYS) giriş yapma zorunluluğu fikri kaybolmaya başlamıştır. Öğrenenler istedikleri zamanda ve istedikleri yerde içeriğe ulaşmayı ummaktadır. Öğrenme ulaştırma işlevi ve öğrenme içerik nesneleri; sistemler, ortamlar ve cihazlar arasında daha çok dağıtılmaya ve ulaşılabilir olmaya başlamıştır. İsteğe bağlı olarak detaylı performans desteği ve öğrenme objeleri çok geniş çeşitlilikte uygulama içeriklerine gömülmüş durumdadır. Gün geçtikçe artan bir şekilde bu öğrenme nesneleri herhangi bir yerde ve zamanda faaliyete geçirilebilmektedir. Örneğin:
- Şirket intranet ağı içerisinde şirketin yeni bir politikasını duyurduğu senaryo temelli bir öğrenme nesnesinin bağlantısı
- Cep telefonlarına bir uyum eğitimi modül bağlantısının bu eğitimi almak için son tarihi kullanıcıya hatırlatan bir e-posta ile gönderilmesi (cep telefonu üzerinden alınabilir)
- Performans desteği ve içine gömülü öğretici dersler içeren yeni bir kurum sistemindeki ekranlar
ÖYS işlevi bu öğrenme nesneleri ve dağıtım işlevleri ile iletişim halinde olması ve paydaşlar için öğrenmenin gelişimine dair güçlü ve anlamlı ölçüler sağlaması için arka planda çalışmaya gereksinim duyar ve ancak tüm bunları öğrenene hissettirmeden, görünmez bir şekilde gerçekleştirmelidir. ÖYS’ler toplum politikalarının koordinatörü ve uygulatıcısı olma ile erişim ayrıcalıklarının dağıtılmasında, kullanıcı tercihlerinde, içerik aracılığında vb. işlevlerde önemli bir rol oynamalıdır.
Eğitimde genel eğilim, ders ve öğretmen odaklı olmaktan uzaklaşarak 7.3 İnformal/sosyal/işbirliğine dayalı öğrenme için destek ve optimizayon bölümünde de söylendiği gibi; öğrenen ve öğrenme deneyimi odaklı olmaya doğru kaymaktadır. Bu eğilime ayak uydurmak için ÖYSler öğrenmenin farklı formlarını destekleyerek onu daha doğrudan bir hale getirmelidir. ÖYS’ler öğrenme yönetimi aracı olma özelliklerini her zaman sürdüreceklerdir ama öğrenmenin sayısız biçimlerini desteklemek konusunda öğrenenlerin beklentileri düzeyinde var olmak için kendilerini uyarlamak zorundadırlar. Öğrenme yönetiminde birçok ÖYS’nin standart bir ders modelini varsayması bir sorundur ve bu işlevler doğrudan birbirlerini etkilemektedir. ÖYS’nin geleneksel öğretme ve öğrenme modellerine bağlı kalmadan bir öğrenme yönetimi aracı olarak değerini arttırmak çok zor olabilir.
Geleneksel ÖYS’nin kıyamet günü senaryolarına katkıda bulunan diğer ilgili eğilim, esneklik ve özelleştirme için mükemmel kapasiteyle kendi kendini yöneten ve grup tabanlı öğrenimi destekleyen araçlar koleksiyonlarının gelişimidir. Bu araçlar bireysel öğrenenler tarafından özel ihtiyaçlarına karşılık özellikle gayri resmi öğrenme için toparlanmıştır. “Kişisel öğrenme ortamları” (KÖO’lar) bu eğilimi tanımlamak adına ortaya çıkmış ve özellikle de hizmet ulaştırıcı cihazlar olarak akıllı telefonlar ve tabletler ile bu cihazlar üzerindeki sürekli öğrenme ihtiyaçlarını destekleyen uygulamalar üzerine odaklanmıştır. Dolayısıyla, kişisel öğrenme ortamları eğilimi, merkezi ve sunucu temelli ÖYS çözümlerinden dağıtılabilir ve taşınabilir olanlara doğru kaymaya yönlenmiş oldu.
Tüm bu kıyamet senaryosu eğilimlerine rağmen Bates (2012) bir araştırmaya dayanarak ÖYSlerin bir yere gitmediği sonucuna aşağıdaki nedenleri sıralayarak varmıştır:
- Birçok eğitmen ve öğrenen öğretim plan ve materyallerini düzenlemek için merkezi çevrim içi bir saklama alanına ihtiyaç duymaktadır
- Eğitmen ve öğrenenler çevrim içi çalışmak için sosyal medyadan uzak özel bir yere ihtiyaç duymaktadır
- İşbirliği ve sosyal medya araçları bir ÖYS’nin dışında değildir entegre edilebilirler ve edilmektedirler.
- Kurumlar, hesap verebilirliğe artan bir ihtiyaç oluşmasından dolayı raporlama ve hesap verebilirlik amacıyla ÖYS’lere gittikçe daha fazla güvenmektedirler.
Paydaşlar ÖYS’lerin ihtiyaç duydukları işlevselliği ve değişimi oluşturma yeteneğine güvenlerinden dolayı kurumsal ÖYS modeline öyle derinden inanmışlardır ki (hatta biraz kör bir inanç denebilir) ÖYS’lerin kaybolmak yerine değişime ayak uyduracağını, öğrenme ve geliştirme ihtiyaçlarına ve modern öğrenme teknolojilerini sağlamaya her zaman olduğu gibi etkin bir biçimde hitap edeceğini varsaymışlardır. Bersin (2004)’in araştırmasında da vurgulandığı gibi “… şirketlerin % 61’i değiştirilmesi en çok söylenen ürün olmak üzere öğrenme platformlarını, 18 ay içinde değiştirmeyi” planlamaktadır. Günümüzde paydaşlar ÖYS’nin özgün ders dağıtım platform modelinden çok daha fazla ve ötesinde işlev alabilmekteler. Bu belgedeki başka yerlerde de açıklandığı gibi, ÖYS satın alanlar uzman değişimi, kullanıcı tarafından oluşturulmuş içerik deposu ve yetenek yönetimi sistemi gibi yeni işlev koleksiyonlarını elde edebilmektedirler. Bununla birlikte, eski paradigmalara dayanan bir sisteme özellikler eklemenin yeni gereksinimleri ve fırsatları karşılamayacağı bir an gelebilir; yazarlardan biri yakın zamanda bir konferansta bir ÖYS sağlayıcısının sözde bu yeni ihtiyaç ve fırsatları karşılayabilmek için sistemlerini sıfırdan tekrar geliştirmek zorunda kaldıklarını vurguyla söylediğini belirtti.
Geleneksel ÖYS’lerden uzaklaşmak için birçok kuruluşun attığı ilk adım, içerik dağıtım işlevini ÖYS’den ayrı bağımsız bir servis olarak bir tarayıcı eklentisi veya bulut tabanlı bir uygulama haline getirmektedir. Bu içeriği “her yerde her zaman başlat” paradigmasını mümkün kılmaktadır. Birçok ÖYS çevrim dışı kullanım için çevrim dışı oynatma/yürütme kabiliyeti sağlamaktadır (bk. bölüm 5.6 Çevrimdışı oyuncu yeteneği), fakat “her yerde her zaman” paradigması dahilinde bunu günlük bağlantı durumundaki kullanımlar için de sağlamaları kaçınılmaz hale gelecek gibi görünmektedir.
Rustici yazılım tarafından yapılan SCORM Cloud® “arka plandaki mimari olarak ÖYS”ye güzel bir örnektir. Bu SCORM “sevkiyat” (dispatch) paketleri oluşturmanızı ve daha sonra bunları ÖYS’niz içine aktarmanıza olanak tanır. Öğrenenler sizin ÖYS’nizden bir dersi başlattıklarında aslında bu onları SCORM Cloud’a yönlendirir ve orada bulunan kopyayı oynatır. ÖYS’niz her zaman olduğu gibi tüm izlemeyi yapar.
Bu noktadaki en büyük sorun öğrenenin ilerlemesini takip etmektedir. İçerik artık ÖYS’den başlatılmıyorsa ÖYS’yi nasıl bulabilir ve ÖYS ile nasıl iletişim kurabilir? Bu sorun API’ler, standart veri öğeleri ve iletişim protokolleri ile ele alınmaktadır ve standartlar hakkında sektör anlaşmalarını gerektirir.
Akıllı bir izleme sisteminin kullanıldığı bir kullanım durumunda ÖYS’nin rolü henüz belirlenemese de uygun arka uç iletişim kanalları göz önünde bulundurulduğunda ÖYS en azından izleme ve raporlama işlevi açısından değer sağlayabilir. Bu entegrasyona yönelik olası bir başlangıç olup ABD Ordusu Araştırma Laboratuvarı tarafından geliştirilen Genelleştirilmiş Eğitime Yönelik Akıllı Çerçeve’dir (GEYAÇ) bk. https://www.gifttutoring.org/projects/gift/wiki/Overview .
Robson (2009), ÖYS işlevinin bölümlere ayrılmış ve ayrı hizmetler olarak sunulabilmesi için olası bir yol sunar. Bölümlere ayrılmış hizmetler aşağıdaki bileşenleri içerebilir:
- İçerik orkestrasyonu
- Ölçme ve değerlendirme
- Dizin hizmetleri
- İK hizmetleri
- Telif Hakları Yönetimi
- Arama ve keşfetme
- Yeterlilik Yönetimi
- Sonuçlar ve uyum izlemesi
- Sosyal ağ oluşturma
- İçerik yönetimi
Brown vd. (2015) ÖYS’lerin parçalara bölünmesi fikrini desteklemekte ve “ [yeni nesil dijital öğrenme ortamı] geleneksel ÖYS’yi bir bileşen olarak içerebilse de, şu andaki ÖYS veya diğer kurumsal uygulamalar gibi tek bir uygulama şeklinde olmayacaktır” (s.3) demektedirler. Bahsettikleri bir başka ilginç olasılık ise parçalanmış ÖYS bileşenleri derlemesinin “akıllı telefonlara benzer biçimde kullanıcıların kendi seçtikleri uygulamalarla kendi ortamlarını doğrudan biçimlendirdikleri işlevi ve içeriği birbirine bağlayan ve birleştiren bir bulut benzeri ortam” olacağı şeklindedir (s.3). Aynı zamanda bu bileşenlerin ittifakına model olacak mimari biçimin API’ler standartlar ve referans modelleri ile mümkün kılınan mahsup* olacağını, söylemektedirler. Bu karışımlar, benzersiz karışımlarla birleştirilebilen açık büfe bileşen olanakları sunan tedarikçiler tarafından satılabilir. Bu karma uygulamalar açık kaynak ve ticari bileşenleri birleştirebilecektir. Büyük bir tedarikçi (Adobe) aslında sistemlerini (Adobe Experience Manager) açık kaynaklı bir çekirdek üzerinde tahmin ediyor ve iş durumlarını eklenti bileşenlerini satmaya dayandırıyor.
ÖYS’leri alaycı tanımlamak için “dava hafifletme sistemi” terimi kullanılmıştır. Bu söz ÖYS’lerin devlet veya şirket politikaları ile uyumluluklarını sağlamak üzere çalışanlarının tamamlaması veya geçmesi gereken zorunlu derslerin olduğu bir eğitimi (Bilgi güvenliği ve cinsel taciz eğitimleri gibi) izlemek için kullanılması olgusuna vurgu yapmaktadır. Bu eğitim bir çalışanın bilinçsiz bir şekilde davrandığı durumlarda şirkete “çalışan daha iyi bilir” savunmasını yapma şansı vererek şirket üzerindeki yükümlülüklerin bir kısmını azaltmaktadır. Bu alaycı terminoloji belki de ÖYS’ler için en uzun süre gelen kullanım biçimine dikkatleri çekmektedir: Değerlendirmeleri dağıtmak ve onlar üzerinden performansı izlemek. ÖYS’lerin geleceği bu kullanım olayına temel olarak bağlı olabilir ve bu da hayatta kalmalarını sağlayabilir; tüm işaretler, bu gerekçenin yakın gelecekte ortadan kalkma olasılığının düşük olduğunun (monolitik bir kaynaktan içerik sunma ihtiyacının aksine) belirtileridir.